Zeynep'in annesi Nurdan beni sobelemişti tatil öncesi...
Konu: Çocukluk ya da gençlik döneminde yaşadığım en tehlikeli, en komik macera:)))
Aslında birçok maceram vardı ama aklıma ilk gelen iki tanesi şöyle;
*Korku dolu anlar...Ben ilkokul3, kardeşim de ilkokul1.sınıfa giderken Adapazarı-Arifiye'de oturuyorduk.Küçük, yemyeşil ve çok şirin bir kasabaydı(Özlediğim ve yeniden gitmek istediğim yerlerin başında gelir).Okul yakın olduğundan, mahalledeki arkadaşlarımızla birlikte yürüyerek giderdik.Bir gün okuldan dönerken arkadaşlarımızdan biri dedi ki:"otobüsle de dönebiliriz şöför amca bir durak olsa bile kızmıyormuş:))Biz de hiç otobüse binmediğimiz için çok meraklı ve heyecanlı bir şekilde, biraz da oyun olsun diye "tamam binelim" dedik.Otobüse bindiiik, zaten bir durak mesafe hemen bitti.Durakta indiikk, otobüs gitttiii.Arkadaşlarımızla birbirimize bakıp gülüşürken aa bir de ne olsun??!!Kardeşim yanımızda yokk!!O anı hala hatırlıyorum, çok korkmuştum.Ne olacak şimdi diye ağlaya ağlaya eve koştum.Annem ve babam ne oldu diye soruyorlar ben katıla katıla ağlıyorum, hem çok suçlu hissediyorum kendimi kardeşime sahip çıkamadığım için, hem de kızacaklar diye korkuyorum, ne olacak şimdi??Çocuk aklı işte zaten ufacık bir yer orası.Babam hemen yolun karşı tarafındaki son durağa gidip orda eliyle koymuş gibi bulup geldi kardeşimi:))Ama bu bana unutulmaz bir anıya maloldu işte:))O an ne kadar ağlasam da şimdi gülümseyerek yazıyorum bu satırları...
**Canım yaylam...
Fotoğrafı yaylada rahmetli dedemin ceviz bahçesindeki ağaçların serin gölgesinden çekmiştim.Karşıdaki evin olduğu tepenin arkasında bir şelale var.Kuzenlerim ve ben ceviz bahçesinden aşağı inip oraya kadar gidip aşağıdan şelaleye ulaşırdık, sonra da şelalenin içinden yukarı doğru!! tırmanır ve patika yola çıkar, döner geri gelirdik(derdimiz neyse:).Ben gruptaki en küçük eleman olduğumdan hep geride kalırdım, zaten ayak bağı olmamam için giderken yanlarına almak da istemezlerdi küçükken.Neyse işte bir gün yine şelaleden yukarı tırmanırken ve yine en arkada kalmışken, oldukça dik bir yerde yukarı tırmanmaya çalışırken, yukardakilerin ayakları altındaki topraklar, taşlar hep aşağı kayıyordu.Zaten çam ağaçlarının dökülüp kurumuş iğne yaprakları sayesinde kaymadan tırmanmak imkansızdı.Arkamda biri daha olsa kendimi güvende hissedecektim ama yoktu.Sanki düşecekmişim gibi geliyordu, aşağı baktıkça korkuyordum.Yukarı baktıkça da toz, toprak, taş parçaları yanımdan geçiyordu.Tam da o anda kafamın yanından hızla en az kafamın yarısı kadar büyüklükte bir kaya parçası geçti.Neye uğradığımı şaşırdım, ağlamaya başladım.Çok korkmuştum.Ve de çok ucuz atlattım kafama gelseydi çok ciddi sonuçları olacağı kesindi...Çocukken ne kadar cesurmuşuz...En son 3 yıl önce gittiğim, özlediğim canım yaylama(K.Maraş-Çığşar Yaylası) gittiğimde "nasıl da oralardan geçmişiz", "nasıl şuraya kadar inmişiz", "ya taa oraya nasıl korkmadan gitmişiz" diye sorup durdum kendi kendime...
Nurdan, yazdıkça oraları, o yaşları ne kadar özlediğimi anladım.Hatırlattığın için teşekkürler...
Merhaba,
YanıtlaSilçok keyifli hikayeler... Eline sağlık...
sevgiler,
nurdan
*Teşekkür ederim,
YanıtlaSilHala o anları hatırladığıma göre çok korkmuşum demek ki:)
fotoğraftan bizim yaylaya çok benziyor. Gerçekten de ne kadar cesurduk, şimdi şaşırıyoruz. bizim çocuklar aynısını yapsa bakmaya yüreğimiz dayanmaz bizim yaptıklarımızı...
YanıtlaSil*Çocukla çocuk, zaten yakın ya o yüzden bitki örtüsü, dağlar vs. benzerdir.Çok özledim umarım seneye gidebiliriz ailecek.Ben bir de en ufak böceklerden bile korkar oldum orda:))eskiden tutar tutar atardıkk!
YanıtlaSil